1 Mart 2015 Pazar

Rüzgarın Gölgesi/ Carlos Ruiz Zafón -Ortak Yayın-

                                       Rüzgarın Gölgesi/ Carlos Ruiz Zafón
                                       Altın Kitaplar/ 527 sayfa


           Nasıl karar verdik?

Nazla birlikte 2013 yılının kitap fuarını gezerken Altın Kitapların standında ne var ne yok diye göz gezdirdik. O sırada benim –Burcu’nun- gözüne çarptı bu kitap. Kitabın konusunu okuyup çok güzel değil mi diyerek Naz’a uzattım ve beğenmesi sonucunda birlikte aynı kitabı almaya karar verdik. Yaklaşık iki yıl oluyor fakat Naz beni bir türlü aynı anda okumaya ikna edememişti. Ta ki kitap okuma şenliğinde birlikte okumaya karar verene kadar.

     Nazın Okuma Hali ve Düşünceleri


  Film eleştirilerinde yazıyorlar, hiçbir dakikasında gerilim eksik değildi diye, kitap film olsa aynen bunu derlerdi. Kitabın konusu Daniel Sempere adında bir çocuğun Unutulmuş Kitaplar Mezarlığında Julian Carax adında bir yazarın kitabını bulmasıyla başlıyor. Şöyle diyebilirim ki yazardan ve bulduğu kitaptan o kadar etkilendim ki google un arama kısmına yazarın adını yazdım cidden böyle bir yazar olabilir mi diye düşünerek. Kitabın içinde öyle bir olay örgüsü var ki katlanarak artıyor, labirent gibi içinde barındırdığı hikayeler. 

  Kitap bitince koca bir boşluk oluştu içimde, yeni kitaba başlasam da aklıma hala bu kitap geliyor. Resim ise sınıftan bir fotoğraf, genelde derslerimiz boş geçtiği için derste okudum hatta bazen kendimi öyle kaptırdım ki ağzım açık kaldı derslerin bazılarında. Hocalar "Ne oldu Naz" dedi. Herkese tavsiye ederim beni etkileyen bu romanı :) 

  Minik bir not: bu benim ilk yayınım, 2 aydır süren şenlikte yorum yazdığım ilk kitap bu kitap. Hatalarım varsa anlayışla karşılarsanız sevinirim :)    


Burcu'nun Okuma Hali ve Düşünceleri
  
  Rüzgarın Gölgesini alırken beni en çok etkileyen durum tarihi bir dönemin içine sıkıştırılmış bir kurgusal roman olmasıydı. Özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemlere özellikle ilgi duyduğum için çok iyi geldi. Franco'nun faşizme yakın düşüncelerinin gölgesinde 1945 sonrası savaştan yeni çıkmış İspanya'nın hikayesini dinlediğimi hissettim. Arka fonda en çok bu vardı. 

  Bir çırpıda okunmasının yanında sürükleyici bir anlatımının olması benim yararıma oldu. Kitabın içerisinde yer alan pek çok insanla tanışıp, hayatlarının düğümünü çözmeye çalıştım. Ki benim en merak ettiğim düğüm konusunda kitabın bitmesinden 370 sayfa önce yaptığım tahminin kitabın sonlarında doğru çıkması beni çok mutlu etti. 

 Her kitaptan farklı bir ders çıkarıyorum ve genelde sonucu aileye dayanıyor. Aslında bu kitaptan sonra çocukluk kavramı üzerine düşündüm. Bir insanın ilk kendini bildiği ve bütün hayatını şekillendirdiği anlar. Kitap bence tamamen bunun üzerine kurulmuştu. 

 Bu kitabı okumalısınız. Biraz sakin bir anınızda kendinizi yormadan okuyacak bir kitap arıyorsanız ama günlük rutinimde de beni düşündürüp etkileyecek bir kitap olsun diyorsanız, işte o kitap Rüzgarın Gölgesi. 

İyi okumalar dilemekle birlikte bir kaç tane beğendiğim cümle paylaşacağım:

*Onun sesini duyamıyor ya da dokunuşlarını hissedemiyordum ama sıcaklığı ve aydınlığı evimizin her köşesini kaplamıştı; gözlerimi kapayıp onunla konuşursam, nerede olursa olsun beni 
duyabileceğine, yaşlarını hala on parmağıyla sayabilenlerin saflığıyla inanıyordum. 

*...Yoksulların zarar vermesini önlemenin en etkili yolu onlara zenginleri taklit etmek istemeyi öğretmektir.

*Şansa inanmıyorum. Her ne kadar biz anlamasak da, her şeyin özel bir amacı vardır. 

*Hepimiz sessiz kalmayı yeğledik ve bizi gördüklerimizin, yaptıklarımızın, kendimiz hakkında öğrendiklerimizin ve diğerlerinin geçip gidecek bir kabus, bir yanılsama olduğuna inandırmaya çalıştılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder