28 Nisan 2016 Perşembe

Eş Zamanlı Kitap Okuma Denemem

           




   1) Kelebeğin Hayat Sırları/ Nil Karaibrahimgil
       294 sayfa/ Doğan Novus Yayınları 






Nil'in köşe yazılarını ilk defa okuyalı beş yıl oldu. İlk okuduğum günlerde ben orta okul son sınıf öğrencisiydim ve hayatıma farklı yerlerden satırlarıyla dokunabilmiş kitaplardan biriydi -Nil'in ilk defa köşe yazılarının toparlandığı kitabı. Şimdi beş yıl sonra ikinci köşe yazılarından derlenmiş kitabı okuduğumda fark ettim ki, hayatıma hala dokunabilen değişikliğe iten cümleleri var. Üstelik şu anki yaşım ve algımla daha fazla bile etkilediğini söyleyebilirim.

Kitap içinde Kelebek eki için yazılmış yüz on beş tane yazıyı içeriyor. Bir yandan üst üste farklı konulara değinen yazıları okuma zorluğu yarattığı için, sindire sindire günlük beş on bölüm okunabilen bir kitap oldu benim için. İçinden bir hayli fazla alıntı not ettim bu yoğunluğun hakkını vererek. Unutmamak için bazı satırları tekrar tekrar okudum ve aslında en sonunda bana "pozitiflik saçan" bir kitap kaldı. 

Hayatımdaki bazı şeyler için "sen böyle bakıyorsun ama aslında bir de bu tarafı var." dedi. Ben tutup bir de o yönden baktım. Bazı konularda bilmediğim yönlerine baktım hayatın ve bir de böyle yapayım ne kaybederim ki dedim. Kitabın sonunda her yazıyı elbette ki hatırlamıyordum ama bana his olarak kattıkları bunlardı. Hayatınıza -sizin kişiliğiniz ölçüsünde- etki edebilecek bir kitap okuyup kafanızı dağıtmak istiyorsanız Nil'in köşe yazılarının yer aldığı bu kitap doğru bir tercih olabilir. 

*Hakkımda söylenen çok az şeyi genelde not eden biriyim, çünkü insanlar genellikle seni özne yapıp, kendilerinden bahsederler. 

*Hayatın içine çekemediği, hayatı içine çeken o nadir insanlardan olmak istiyorum. 

*İnsan büyüyünce ağaçların en tepelerine değil, gövdelerine bakıyor. Bakışları aşağı düşüyor insanın. Ağırlaşıyor başı.


2)                     Her Temas İz Bırakır/ Emrah Serbes
                           296 sayfa/ İletişim Yayınları

Geçtiğimiz hafta cuma günü Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi dizisinin doksan altı bölümünü de bitirmemin ardından elim hemencecik kitaplık rafımda duran Her Temas İz Bırakır'a gitti. Her Temas İz Bırakır benim yanılmıyorsam iki buçuk sene önce aldığım ancak diziyi mi önce izlesem yoksa kitabı mı önce okusam sorusundan ötürü elimin gitmediği bir kitaptı. Ancak dizi bitince düştüğüm boşluktan beni en güzel çıkaran da kitabı oldu. Doğru bir tercih yaptığıma inanıyorum.

Öncelikle ister istemez önce dizisini izlemiş biri olarak kitabıyla karakter anlatımını, olay örgüsünü karşılaştırdım. Benim bildiğim 'Her Temas İz Bırakır', dizinin yalnızca ilk bölümünü kapsıyordu ama bölümün uzunluğunu tamamen anlatabilmiş mi yoksa başka içinde bilmediğim neler varmış diye merak ve karşılaştırma üzerine yaptığım bir okuma oldu. 

Öncelikle Emrah Serbes'ten kitabını okumadan önce dizisini izlediğim için özür diliyorum çünkü bundan sonraki kısımlar biraz diziyi övücü şeyler üzerine yazdığım bir kısmı içerecek. 
Dizideki karakterlerin daha gerçekten uzak yani daha seyirciye keyif veren, normalde karşılaşamayacağı için izleyince "Ah be, Behzat ne güzel de laf söyledi." diyeceği şekilde mutlu edici bir tonda yazılıp, şekillendirildiğini düşünüyorum. Oysa kitaptaki karakterler daha süsü eksik, daha modifiyesiz olduğu için şayet bir yemek olsaydı tuzu eksik olmuş diyeceğim cinstendi. Bunların yanında olaylardaki atlamalar dizide daha bütüncül gözüktüğü için ben boşlukları kafamda doldursam da normalde olan atlamalarla ben nereye geldim dedirten bir akış gördüm. En çok keşke bu dizide gösterildiği gibi olsaydı dediğim tarafta Behzat'ın kendine ait bir evde -bir apartmana ait olmayan- bir yerde yaşamasıydı. Apartman dairesi elbette kitapta anlatılan Behzat Ç.'nin yumuşak, sakin, çileden çıkarmadıkları süre yükselmeyen sesine daha uygundu ama ben Behzat karakterini sert tavrı gizlediği duygusallığıyla sevdiğim için onu bir apartman dairesine yerleştiremedim kafamda. En sevdiğim taraf ise kitapla dizi arasında, Şule karakterinin kitapta da dizi de yer aldığı cümleleriyle, benzer bir biçimde yer almasıydı. Bu beni ciddi anlamda mutlu etti. 

Diğer yandan dizinin senaristi Ercan Mehmet Erdem'e de diziyi böyle güzel uyarladığı ve kitabın hakkettiğini layığıyla verebildiği için teşekkür etmek lazım. Bana ve benim gibi okur ve izleyicilere hem güzel, hızlı bir okuma keyfi sunduğu hem de güzel bir Türk dizisi armağan ettiği için emeği geçen herkese teşekkürler. 

NOT: Resmen içimde ne varsa anlatmam gerekiyormuş, nasıl bir birikim nasıl bir memnuniyetse bendeki! :)
Son olarak bütün bunların yanında kitabın son kısmını girişinde alıntı yapılan şarkıyı dinleyerek okumak var ki, herkese tavsiye ederim!

*Telafisi en güç şey dikkatsizlik sonucu kırılan kalplerdir. İş işten geçtiğinde bütün mazeretler tedavülden kalkar, kıran da kırılan da piç gibi ortada kalır. 
                 

18 Nisan 2016 Pazartesi

Yokyer/ Neil Gaiman

                                    Yokyer/ Neil Gaiman
                                    İthaki Yayınları/ 372 sayfa 
                                    Çevirmen: Evrim Öncül

 (Kitabın fotoğrafını çekmeyi unuttuğumu kitabı bitirdikten sonra fark ettim. Bu durumda okuma halimin bir fotoğrafı yok.)

Neil Gaiman'dan ilk okuduğum ve hayli uzun zamandır beklettiğim bir kitaptı. Bekletmem aslında benim adıma yararlı olmadı diyebilirim. Yazarın kitapta kurduğu alternatif dünyayı ve karakterlerin başlarına gelenleri çok doğal karşıladım; tabi bunda bu eğitim döneminin başından beri hayatımda var olan Frp'nin (fantasy role playing) etkisi büyüktü. 

Basit bir örnek vermek gerekirse karşılarına çıkan değişik varlıklar beni hiç mi hiç şaşırtmadı. Gerçi hala kurduğu evrenin sağlamlığına ve şehrini ne kadar iyi tanıdığına saygı duyarak bakıyorum. Üstelik frp için gelecekte yazabileceğim bir karaktere de ilham vermedi desem yalan olur. 

Dil olarak rahat okunası ve nerede ne şartta okursan oku akıcılığını kaybetmeyen bir kitaptı. Üstelik benim İstanbul Film Festivali için koşturduğum şu günlerde okurken bir yandan da beni rahatlattı, uzun zamandır ihtiyaç duyduğum elden bırakamama hissini verdi. Benim gibi bir yoğunluk içinde olanlara özellikle tavsiye ederim.

* "Her zaman şöyle düşünmüşümdür, şiddet kabiliyetsiz olanların son sığınağıdır ve boş tehditler korkunç derecede beceriksiz olanların son mabedidir."

*Böylece gün, bir günah olduğunu bildiği beklemeye dönüşmüştü: Anlar yaşamak içindi; beklemek hem gelecek olan zamana hem de şu anda ihmal edilen anlara karşı bir günahtı. Yine de, bekliyordu.


6 Nisan 2016 Çarşamba

Yaşamın Ucuna Yolculuk/ Tezer Özlü

           


         Yaşamın Ucuna Yolculuk/ Tezer Özlü
          Yapı Kredi Yayınları/ 125 sayfa











Öncelikle uzun zamandır düşüne düşüne büyüttüğüm ön yargımdan bahsetmeliyim. Ben Tezer Özlü'nün kalemini hep depresif, intihar fikrine yakın bulmuşumdur. Tabi bu yazarın bana yaptığı çağrışımdan ibaretti. Kitabı okuduktan sonra ise aslında Tezer Özlü'nün içinde ölümden çok yaşama istek barındıran bir insan olduğunu düşündüm. Kitapta anlattığı ise esasen yaşamın ucuna diyerek kendine ve hayatında merakıyla var olan olgulara yaptığı bir yolculuk. 

Fakat uzunca bir yolculuk bu. Takibi okurken zor olsa da, tam bir şey anlatmaya başlamışken bambaşka şeylerin aklına düşmesiyle o yöne kayan zihninin varlığına bir süre sonra alıştım. Yolculuğu anlamlandırmayı bir yandan sekteye uğratırken bu yazın, bir yandan da üslubuna alışmamı sağlayan bir yanı olduğunu düşündüm. 

Başta akıcılığı azken "Ben ne okuyorum?" diye kendime sorarken sonrasında nasıl bir beynin içinde dolaştığımı anladım. Zihnin yolları beni Özlü'nün sevdiği, hayatında yer edinmiş üç yazara götürdü. Her ne kadar kitaptaki alıntılar dahil kitabın ana hatlarını Pavese oluştursa da, Svevo'yu da es geçmemişti yazar. Kafka bir nebze daha kenarda bırakılmıştı. Bunlara rağmen diyardan diyara, yazardan yazara uzunca ve keyifli bir yolculuk yaptım. 

Kitaptan yeni yazar isimleri ve bilgilerle ayrıldım. Trenlere bindim, yolculuklar yaptım; dağın kahvesini, ağacın yeşilini hayal ettim. Kısacası ben rastgele bir sayfasını açsam da bende iz bırakmış satırlarla karşılaşacağım bir kitap kazandım. 

*Her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendi kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak istese de gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. 

*O, kendini yaşlı bir adam olarak tanımlıyor, ben kendimi yaşı olmayan bir insan. 

*Ve ilk kez bu yolculuğum süresince, yazarlarımın çevrelerinde, sokaklarında, kahvelerinde, bulvarlarında, mezarlarında, evlerinde, dünyaya baktıkları yörelerde çıktığım bu yolculukta, içimde sürekli çakışan ikili kişiliğin, tek bir "ben"de birleştiğini sezinliyorum.

3 Nisan 2016 Pazar

Bahar Şenliği Listem

1. Kategori (10 puan): Olayların bahar mevsiminde geçtiği veya baharı, çiçekleri, börtü böceği çağrıştıran bir kitap.
Ateşböceği Yolu/ Kristin Hannah/ Pegasus Yayınları/ 624 sayfa

3. Kategori (10 puan): Yaşanmış bir savaşı anlatan bir tarih kitabı veya olayların yaşanmış bir savaş döneminde geçtiği kurgusal bir roman.

Ölesiye Yaşamak/ Erich Maria Remarque/ 

4. Kategori (10 puan): Anti-kahraman bir karaktere sahip bir kitap. (Öneriye ihtiyacınız varsa goodreads sayfalarına buradan veya buradan ulaşabilirsiniz)

Çavdar Tarlasında Çocuklar/ J. D. Salinger/ Yapı Kredi Yayınları/ 198 sayfa

5. Kategori (10 puan): Evde okunmayı bekleyen veya elinizde olmasa da okumak isteyeceğin 10 kitaptan kurayla belirleyeceğin bir kitap.

Yokyer/ Neil Gaiman/ İthaki Yayınları/ 371 sayfa

9. Kategori (10 puan): Gilmore Girls listesinden bir kitap. (Listeye buradan erişebilirsiniz)

Fahrenheit 451/ Ray Bradbury/ İthaki Yayınları/ 238 sayfa


10. Kategori (10 puan): Normalde okumayacağınız veya uzak duracağınız türde bir kitap.
Yüzyılın Aşkları/ Can Dündar/ Can Yayınları/ 280 sayfa (Belgesel Kitap)

14. Kategori (10 puan): Hayvanların ana karakterlerden biri olduğu bir kitap.

Martı Jonathan Livingston/ Richard Bach/

15. Kategori (10 puan): Genç yetişkin türünde bir kitap.

Audrey'yi Bulmak/ Sophie Kinsella/ Artemis Yayınları/ 322 sayfa

16. Kategori (10 puan): Olayların Güney Yarımkürede geçtiği bir kitap.

Yüzyıllık Yalnızlık/ Gabriel Garcia Marquez/ Can Yayınları/ 461 sayfa

19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplam 60 puan): Kapağındaki baskın rengin kırmızı ve mavi ve yeşil olduğu birer kitap. (Her renkten bir kitap okumanız gerekiyor).

Mehmeti Sakatlayan Serçe Parmağı/ Güray Süngü/ Dedalus Yayınları/ 215 sayfa (Mavi)
Kelebeğin Hayat Sırları/ Nil Karaibrahimgil/ Doğan Novus Yayınları/ 294 sayfa (Yeşil)
Çanlar Kimin İçin Çalıyor/ Ernest Hemingway/ Bilgi Yayınevi/ 496 sayfa (Kırmızı)

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

Yaşamın Ucuna Yolculuk/ Tezer Özlü/ Yapı Kredi Yayınları/ 125 sayfa (Türk Kadın)
Bülbülü Öldürmek/ Harper Lee/ Sel Yayınları/ 357 sayfa ( Yabancı Kadın)
Bu Kitabı Çalın/ Murat Gülsoy/ Can Yayınları/ 196 sayfa (Türk Erkek)
Ekmek Arası/ Charles Bukowski/ Metis Yayınları/ 223 sayfa (Yabancı Erkek)

21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 80 puan): Ölmeden Önce Okunacak 1001 Kitap Listesinden dört kitap. (Listeye buradan erişebilirsiniz)

Dr. Jekyll ile Mr. Hyde/ Robert Louis Stevenson/ İş Bankası Yayınları/ 104 sayfa
Middlesex/ Jeffrey Eugenides/ Domingo Yayınları/ 605 sayfa
Sahilde Kafka/ Haruki Murakami/ Doğan Kitap Yayınları/ 651 sayfa
Koku/ Patrick Süskind/ Can Yayınları/ 260 sayfa

22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 80 puan): Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap.

Benim Temam: İnternetten Sipariş Ederek Aldığım Kitaplar
Rüya Avcısı/ Stephen King/ Altın Kitaplar Yayınları/ 541 sayfa
Uykuların Doğusu/ Hasan Ali Toptaş/ İletişim Yayınları/ 259 sayfa
Ares Harikalar Diyarında/ Derviş Zaim/ İthaki Yayınları/ 381 sayfa
Şeker Portakalı/ Jose Mauro de Vasconcelos/ Can Yayınları/ 182 sayfa