12 Mayıs 2016 Perşembe

Bahar Şenliği Yarı Raporu

Okumayı planlayıp da yetiştiremediğim kitaplara ve şenlik listesi dışında okuduğum kitap olmasına rağmen benim bahar şenliği yarı sonucum böyle oldu.  

5. Kategori (10 puan): Evde okunmayı bekleyen veya elinizde olmasa da okumak isteyeceğin 10 kitaptan kurayla belirleyeceğin bir kitap.
Yokyer/ Neil Gaiman/ İthaki Yayınları/ 371 sayfa


19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplam 60 puan): Kapağındaki baskın rengin kırmızı ve mavi ve yeşil olduğu birer kitap. (Her renkten bir kitap okumanız gerekiyor).

Kelebeğin Hayat Sırları/ Nil Karaibrahimgil/ Doğan Novus Yayınları/ 294 sayfa (Yeşil)
Çanlar Kimin İçin Çalıyor/ Ernest Hemingway/ Bilgi Yayınevi/ 496 sayfa (Kırmızı)

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

Yaşamın Ucuna Yolculuk/ Tezer Özlü/ Yapı Kredi Yayınları/ 125 sayfa (Türk Kadın)

Toplamda 4 kitap okuyabildim. Bu yüzden 40 puan. 1.286 sayfa okuduğum için de 12 puan. 
Toplamda 40+12=52 puan. 

8 Mayıs 2016 Pazar

Çanlar Kimin İçin Çalıyor/ Ernest Hemingway




Çanlar Kimin İçin Çalıyor/ Ernest Hemingway 
  496 sayfa/ Bilgi Yayınevi
  Çevirmen: Erol Mutlu









Yıllar önce bir yılbaşı çekilişinde hediye edilen bir kitabın (Yaşlı Adam ve Deniz) yazarı olduğunu hatırlıyorum Hemingway'in. O yıllarda en fazla on iki yaşımda olduğum için defalarca denememe rağmen keyif alarak okuyamamıştım Hemingway'i. O yaştaki okumalar travma etkisi bırakırsa yazardan soğur, uzaklaşırsın oysa bende son iki üç yıldır artık yeniden denemelisin bu yazarın bir kitabını diyen bir ses var. O sese uyarak yazarın en kapsamlı diye tabir edilen kitabını okumaya başladım -sonunda-. 

Kitabın hayatımdaki en zorlu okumalardan birini yaşattığını söylemeliyim. Bunun yanında bitmesini isteyerek hızlı hızlı okumana, bir kitaba ayırdığından daha uzun vakit ayırmana değdi mi diye soracak olunursa, kesinlikle evet. Kitap beni bambaşka bir coğrafyaya, oldukça az bildiğim kelimelerden oluşan bir dilin konuşulduğu bir ülkeye, çok çok az bilgimin olduğu bir savaşın ortasına, cumburlop götürdü. Gittiğim yeri sevdim mi, hem de çok. Tanıdığım insanları, kullanılan silahları, çam ağaçlarının kokusunu... Hepsini sevdim. 

Hemingway'den bazı hayat dersleri çıkardım. Zamanın kısıtlı oluşuna rağmen sevme eylemini anlatışına, savaşına katıldığı ülkeye eleştirilerine, ben hakkını vererek hayalimde canlandıramasam da savaşı anlatış biçimine hayran kaldım. Dilinin süzgecinden geçen kelimelerin satırlara akan halini ve akmayan sadece çağrıştıran kısmını sezerek, merakla okudum. 

Biterken gözlerimin doluşu, ama ama diyerek merakla sayfaya bakıp kalışımla ve daha anlatamadığım bir sürü özelliğiyle bu kitap bende iz bıraktı, boşluk bıraktı, ezdi geçti. İçinizden bir şey -o kitapları alırken duyumsadığınız his- kırmızı kapağına doğru akarsa bu kitabın, düşünmeden alın. Çünkü o kitabın içindeki karakterler sizi o kapağın altında bekliyor. 

*"Üzüntü güneş doğunca silinir gider. Sis gibidir o."

*Ama yaşamak, bir tepenin yamacında rüzgarla salınan bir buğday tarlasıydı. Yaşamak, gökyüzünde dolanan bir atmacaydı. Tahılların savrulduğu, samanların uçuştuğu bir harman yerinde, tozlar içinde duran toprak testideki suydu yaşamak...